9 Aralık 2023 Cumartesi

Kendini DE sevmek - 8: Kendini ödüllendirmek

Dün çat çut, bolca "meli malı"lı cümle kurduktan sonra, içimdeki huysuz "iyi güzel diyorsun da, ben kendime ne ödül vereceğimi bilmiyorum ki.." diyor. Hatta sadece içimdeki huysuz mu, neredeyse tüm "kendini sev"ciler de bilmiyor olsa gerek ki, dönüp dolaşıp aynı şeyleri öneriyorlar: "sıcak bir banyo, yoga, sevdiğin bir yemek, alışveriş" 

?!? 

Yahu bu kadar sığ mıyız biz? Ya da bu kadar basit midir beyindeki ödül mekanizmasını harekete geçirmek?

Alışverişi ele alalım bak.

Sen alışveriş konusunda nasılsındır bilmiyorum, ben çok kötüyümdür. Benim için alışveriş tamamen "ihtiyaç giderme" odaklı bir davranış, şu eksik, bu alınmalı diyerek, son derece nadir çıktığım alışverişleri rekora koşar gibi 1-2 saatte halledip dönmelerimle ünlüyümdür. Bu bir yetenek evet ama aynı zamanda da bir "kaçış". Çünkü ben asla alışverişe "keyif için" çıkmadım, "vitrin bakmak" benim için "zaman kaybı". Bir listem vardır, hızla ve önceden de çizgisini beğendiğim dükkanlara girer, genelde kafamdakine %90 benzer birşey bulur, kaçarcasına çıkarım. 

Alışverişe çıkamadığım gibi, aynı nedenlerle biri için bir şey de alamam! Hediye vermek benim için kabustur; o insana kendisinin de akıl edip alamayacağı ne verebilirim ki? İnanın insanların birbirine hediye çeki vermesi ruhsuzluk sayılmasa, vallahi bence şahane bir çözüm :)) Bu yeteneksizliğimin nedeni bence yine "ne ödül vereceğimi bilmiyorum"dan başlıyor. Ne diğerlerine, ne de kendime, ne ödül verilir bilmiyorum ve iddia ediyorum insanların çoğu da maalesef benim gibi, özellikle de kendine karşı ne ödül verilir bilmiyor! 

Bu yazı için görsel ararken, "kendinize ödül verin" içeriklerinin tamamında "köpüklü banyo, yüz el bakımı, alışveriş ve (en beteri de) yeme içme" ödülleri dışında bir şeylere çok az rastladım! Bunları hem çok "feminen" buluyor ve bir erkeğin "dur kendime bir köpüklü banyo ödülü vereyim" diyebileceğine falan akıl sır erdiremiyor, hem de "yahu bu kadar sığ mı bu öz-ödüllendirme olayı?" diye hayal kırıklıklarına kapılıyorum! Özellikle "şunu al bunu al" son derece tüketim kültürü ve materyalizm kokuyor ve anında beni itiyor...

Mum yak, çay iç.. Peki? Sonra? Kendine çiçek al, o an google telefona reklam geçer: kır çiçeği 50TL :))

Sonra şunu düşündüm: Bu kadar sıradan olmak zorunda değilsin...

Düşün bakalım, birinden aldığın en güzel ödülleri hatırla, genelde maneviydi değil mi? Eşinin her seyahatte pasaportunun arasına bıraktığı notlar, kızının saçlarını tararken gözlerini kısışı, oğlunun yapış yapış öpücükleri, annenden duyduğun "sen iyi bir annesin" sözü, patrondan duyduğun "harika iş çıkarttın.." sözü.. Demek ki olay mum yakmak, oje sürmek değil senin için. Bunlar.. E o zaman "aracıyı aradan çıkaralım?" Yani sen kendi kendine de bunları yapabilirsin. 

Kim görecek, kim duyacak? Haydi geç bakayım aynanın karşısına :))) Aynada kendini gör ve kendine iltifat et: "şunu çok iyi yaptım bugün, bugün şu dediğim çok hoştu.." Bu kadar... Tabii ki anahtar kelime: süreklilik. Otomatikleşene ve alışkanlık olana dek.... 

Yarın: Kendini sevme alıştırmalarından bir diğeri; AMA yerine VE bağlacını kullanmak.