2 Aralık 2023 Cumartesi

Kendini DE Sevmek - 1: Klişelerden gerçeklere

"Kendini sevmek deyince ne geliyor aklına?" diye sorduğum insanların çoğu, eğer bu konuda önceden az biraz düşünmüşlerse, "kendimi iyi ve kötü huylarımla kabullenmek, kendimden razı olmak" derler. Teoride çok açık ve net ama pratikte oldukça zor ve etik anlamda çok karmaşık bir saptama bu; çünkü kabullenmek ve anlamak, sevmek değildir. 

Alkol sorunu olan biri, bunu kabullenebilir ve "evet, ben bir alkoliğim"  diyebilir hattâ bir gün" neden" içtiğini de anlayabilir ama bu, "bir alkolik olarak kendini sevmeyi" getirmez. "Bir alkoliğin kendini sevmesi" peki, gerekli midir? Hele de o alkolik, alkol nedeniyle çevresine zarar veriyorsa onu sevmek, onun da kendisini sevmesi için emek vermek, etik midir? Doğru mudur? Alkoliği bırakalım, bir katili, bir tecavüzcüyü alalım. Bu insanların kendilerini kabul etmeleri, sevmeleri peki? Bizim onları sevebilmemiz?

Salt insan olduğu için, doğrusuyla eğrisiyle, yanlışıyla çelişkileriyle sevmek? Özellikle de eğrisiyle yanlışıyla sevmek hattâ; ancak gerçek sevginin herşeyi ve herkesi iyileştireceğine inanmak.. Hümanizm midir? Yoksa milenyumgillerin dediği terimle "eziklik" midir, realistlerin değimiyle "sığlık, naiflik" midir, psikologlara göre kendi "psikolojik sorunlarımıza" dair bir gösterge midir? 

Her insan sevilmeyi hak eder mi, her psikopat aslında masum doğar ama hayat koşulları ve ona yapılan yanlışlar ve eziyetler nedeniyle mi psikopat olur, bu durumda suçlu o mudur, çevresi midir? Suçlu onu yaratan çevresiyse, ki iddialı bir söz ama bu her zaman öyledir (her zaman bir sevgisizliğe, bir merhametsizliğe, bir şefkatsizliğe dayanır her sorunun doğuş noktası), o zaman o insanı sevmemek, onun kendisini sevmemesi, cezalandır(ıl)ması için de elimizden geleni yapmak, asıl bu etik midir?

Hatasıyla, sevabıyla, salt insan olduğu için, diğer insanlar tarafından ve kendi tarafından sevilmesi her insan için gerekli midir? Tanrı'nın indirdiği tüm kutsal kitaplarda yazdığı gibi; içten bir pişmanlık ve af dileme, tüm o yapılanları temize çekmeye ve Tanrı tarafından kabul edilmeye ve sevilmeye muktedirse, diğer insanlar tarafından da bağışlanma ve sevilme, temel bir ihtiyaç mıdır? 

Görüyorsun; konu hümanizme, etik, yargı ve adalet sistemine, genetik ve tıp bilimlerine, hattâ sosyo politik ya da beşeri coğrafyaya, dine, örf adetlere, teknolojideki gelişmelere, her yere gidebilir.. Götürebiliriz.. Sonu yok. Fakat temel soru şu: Ancak sevilmiş bir insanın sevebileceği varsayımından yola çıkarsak, sorunun kökeninde "sevilmemiş olmak" yattığı için; insanın sevilme gerekliliği, her koşul ve herkes için, geçerli midir?

Benim cevabım evet. Eğer senin cevabın da evet değilse, yol yakınken bu noktada ayrılalım. Bu yazıları okumaya hazır değilsin henüz.. Her koşul ve durumda hümanizme inanmadan, başkalarını sevmeden, herkesin eşit bir hak olarak sevilmesi gerektiğini düşünmeden, kendini sevebilmen mümkün değil çünkü. Yani daha doğrusu, elbet sevebilirsin kendini narsistik bir yanılsamayla ama benim bu yazılarda ele alacağım türden bir "kendini sevmek" olmaz bu. Görüntünü sevmek, başarılarını sevmek, sahip olduklarını sevmek, başkaları tarafından üzerine yapıştırılmış etiketleri sevmek hattâ normlara uyum dereceni sevmek olabilir bu ancak. Kendini sevmek ise, bambaşka bir kavram... Sevabınla, günahınla..

Hazırsan başlıyorum anlatmaya :) Değilsen, önce geçen seneki "sevmek" yazılarımı oku, önce bir sev, sonra dön gel kendine bak derim..