7 Aralık 2023 Perşembe

Kendini DE sevmek - 6: Kendini görmek

Maalesef biz hümanistlerin ve empati yeteneği gelişmiş insanların en zorlandığı konulardan biri: Aynaya bakmak. Sadece metafor olarak kullanmıyorum bak; bazılarımız gerçekten evdeki aynalardan da gerektiği şekilde yararlanmayı bilmiyor. Üstelik bir de şu var: aynalarımız bizi kendimize ya sirklerdeki çarpıtılmış aynalar gibi gösteriyor, ya da diğerlerini görmek için rahatlıkla kullandığımız güzel gözlerimiz, iş kendimizi görmeye gelince, nedense sekiz derece hipermetrop kesiliyor!

Başkalarının içindeki ve dışındaki güzellikleri kolayca sayıp dökebilirken, kendimizi övmeyi bırak, nedense mütevazılıkta dünya kupasına oynuyoruz. Büyük olasılıkla yetişirken ebeveynlerimiz tarafından yeterince "bizim kız da süper canım.." diye her yaptığımız başkalarının gözüne sokulmamış Y kuşağı olarak yetiştirildik deseeeen, doğru ama hepsi bu değil. Sanıldığı gibi bir kuşak sorunu ya da ebeveynlik kusuru değil bu, bu bir yanlış ayna sorunu.. Görememe sorunu.

Son derece amatör ama her sefer doğru çıkan bir gözlemim var şu hayatta; bir insanın evinde ne kadar çok boy aynası varsa, kendini doğru görme şansı ve dolayısıyla kendine güveni ve sevgisi de o kadar yüksek! Ciddiyim. Ayna olduğu için mi güven yüksek, güven yüksek olduğu için mi aynalar bol keseden, onu bilemiyorum henüz ama onu da araştırıyorum bak :)) Fakat bu benim kişisel bir gözlemim. Boy aynası ile kendini görmek arasında bir bağlantı var.. 

Benim evimde 2 tane banyoda büst aynamız, bir de cımbızlı minik aynam var ve ben kendini görebilen biri değilim. Hiç değilim hem de. Tamam içimin güzelliğinden şüphem yok ama yeteneklerimden, başarılarımdan, becerilerimden bahsederken bana ne oluyor bilmem, aşırı derecede alçakgönüllülük müdür, "övünç" kelimesini aşırı "tiksinç" bulduğumdan mıdır nedir emin değilim, yok, dile getirmeyi bırak, düşünmek bile imkansız benim için.. Hemen şunlar dökülüyor ağzımdan: "Yetenek değil o bence, başarı sayılmaz, e zaten beklenen bir şeydi.." Ya da bir iltifat mı aldım, teşekkür et kabul et değil mi, yok ben illâ ki "hayır canıııım, o senin güzel görüşün" ya da direkt "aman saçmalama nerem güzel.." :))

Hep bir değersizleştirme, bir normalleştirme. Övünç sinirlerim alınmış gibiyim hayata karşı. Alçakgönüllülük ve mütevazılık öğretildi bizim nesile evet ama bu da sanırım şuna neden oldu; başarılarından mutlu olamama, gurur duyup kendinle övünememeye... Bu da "kendine ödül verememe" anlamına geliyor. Ben bunu da hiç beceremiyorum! Kendime ödül vermeyi bırak, ödülleri de hakkım gibi göremiyorum. "Bu hafta çok yoruldun, haydi bugün çık bir arkadaşınla ol" diyemiyorum ya da "bugün çok çalıştım, yarın tüm gün aylaklık edeyim" diyemiyorum.. Sürekli bir "görev bilinci, sorumluluk duygusu"... E peki ödüller, kutlamalar, gurur ve övünç?

Başkasının başarısını kutlar, onunla sevinirim, kıskançlığım özentim hiç yoktur içimde.. Ama kendime gelince.. E onlar normal, beklenen şeyler... Yoksa övünmek olur, övünmek kötüdür... 

Neden?

Övünmenin kötü olmadığını burada yazarken bile zorlanıyorum, neden sorusuna cevap bulamıyorum.. Bu henüz çözebildiğim bir kavram değil :) Ama burada ele almak istedim çünkü "çalışıyorum" ve bu önemli.. Vazgeçmedim! ;) Belki 2024 konusu yaparım!

Bak bu yazıda bile hep başarısızlığımı yazdım. Gel bir "devrim" yapıp olumlu bir şeyle bitireyim:

Bir alıştırma bana yardım etti bu konuda: aynada kendine bakma alıştırması. İlk yüzle başladım, kendime güzel bulduğum yüz hatlarımı gösterdim, sonra bir gün soyundum ve küvetin kenarına tırmanıp büst aynasından tüm vücuduma baktım :)) Çok komik bir durumdu ama hem 45 yaşımda ergen gibi vücuduma bakıyor oluşuma güldüm hem de ne bileyim, içimden bir gurur da geldi, şu yaşımda fena görünmüyorum ama görüntüden çok da işlevsellikten şükran duydum. Evet belki Türk kadınları olarak basenlerimiz geniş ama o geniş basenler sayesinde çatır çatır 2 çocuğu serum bile takılmadan normal doğurabildim, evet belki bacaklarım incecik değil ama bu sayede kilometrelerce yolu yorulmadan yürüyorum gibi... Hakikaten iyi geldi bu egzersiz bana. Arada danışanlarıma da yaptırıyorum, diyorum tüm vücudunu önce hata bulmak için tara, sonra iki derin nefes al, şimdi yeniden bir de güzelliği bulmak için tara... Bakıyorum onların da hoşuna gidiyor bu egzersiz.. 

Bence kendini sevmenin ön koşullarından biri kendini görmek. Kendine bakmak, kusur bulma demiyorum, elbet bulacaksın, insanız sonuçta ama güzellik de bul.. Çünkü çok güzeliz de her birimiz.. İnsan kendindeki yetenekleri, güzellikleri kutlamalı. Ve bu sadece güzel huylarımızı değil, direkt fiziksel bedenimizi de içermeli. Evet bu, kendimizi DE sevebilmek için, aktif çalışmamız gereken, önemli bir adım..

Çünkü hepimiz güzeliz!