Aralık'ın en karanlık günlerindeyiz.... Tam varoluşsal sancılara ayırılacak günler... En son demiştik ki; yaşamınla ne yapmak istediğini hâlâ bulamadıysan, sana yardımcı olabilecek 7 sorum var.. İşte soruyorum hazırsan, al bir kağıt kalem, yaz bana ya da sadece kendine.. Tabii ki çay / kahve ya da şarap eşliğinde ;))
Önceden uyarayım, uzun uzun düşünmeni istiyorum, o nedenle zaman kısıtlaman yok, istersen her bir soruya bir gün ayır. Ya da ilk aklına geleni yaz, çünkü insanın ilk aklına gelen belki de en içindeki, en dürtüsel cevabıdır? Bakalım neler bulacaksın..
1. Ne için acı çekmeyi göze alırsın? Nedir sana "haykıracak nefesim kalmasa bile..." dedirtenler? Psikolojik ya da fiziksel acı olarak düşünebilirsin bunu.. Tabii ki evladım ailem vs. demek yok, onlar zaten hepimizin cebinde. Ama "senin için", tüm kimliklerinden sıyrılarak sadece çırılçıplak kendin kaldığında nedir uğruna acı çekmeyi hatta belki de canını vermeyi göze alacakların? Dikkat: birden çok madde istiyorum evet ;)
2. Olabildiğin ennnn mükemmel halini düşünmeni istiyorum. Bu nasıl biri? Neler yapıyor, kimlerle birlikte, nasıl görünüyor, nelerle uğraşıyor, nasıl bir karakteri var?
3. Sosyal medya ya da diğer iletişim araçları hiç olmasaydı ve kimsenin kimseden haberi olmasaydı. Yani kendini diğerleri ile karşılaştırma ya da kıyaslama gibi bir durumun hiç olmasaydı, kimseye de kendini kanıtlamak ve beğendirmek, kabul ettirmek hatta sevdirmek zorunda olmasaydın; yaşamında bazı şeyler farklı olur muydu? Evetse, neler farklı olurdu?
4. Doğal yeteneklerin sence neler, nelerde iyisin? Neleri diğer insanlara kıyasla daha kolay, daha zahmetsiz ve severek, eğlenerek, içinden gelerek yapabiliyorsun?
5. Ahhh en sevdiğim; sence idealindeki "rutin bir gün"ün nasıl akardı? Yine aynı insanlarla, aynı iş ile, aynı sorumluluklarla olduğunu unutma ama! Hayalindeki farklı bir yaşam değil, sahip olduğun yaşam aynı kalırken, olabilecek en ideal rutininden bahsediyorum..
6. Ölüm döşeğinde yattığını düşün. Şu ana dek yapabildiklerini düşünerek, sence senden geriye "iyi anlamda" neler kalacak? Neyinle, gerçekten yaşadığın hangi hatıralarınla ya da şu an sahip olduğun hangi özelliklerinle hatırlanmak istersin?
7. Ömrünün en karanlık anında, Boğaziçi Köprüsündesin ve atlamak üzeresin. Ben yapmam deme, o noktaya geldin, yapmak üzeresin... Nedir seni tutan? (Yine çocuklarım demek yasak!)
Bu soruları biraz düşünüp, gerçekten samimi cevaplarsan aslında yaşamının anlamı, senin için neyin önemli olduğu apaçık görünecek sana... Bakalım neymiş :) Belki yazar paylaşırsın.
..
Bir sonraki konu: Ters köşe yapalım mı? Yani bir de tersinden bakalım, belki bazen tükenmek / tüketmek de gerek bazı şeyleri...... Ya da "dibine dek kullanmak".
Hemsirem, sorular cok agiz sulandirici :) insanin pat pat cevaplayasi geliyor. Takildigim nokta soru 1. " ugruna cok aci bile cekmeyi goze alacagin ne var?" kisinin bildigi en yuksek aciyi dusunerek cevplamasi lazim sanirim, o yuzden kimisi buna madde madde yazacak birseyler bulabilecekken, kimisi "empty set" diye cevap verebilir.
YanıtlaSilBen haksızlığa gelemiyorum mesela hemşirem, hemen atıl kurt! durumları. Son nefesime dek de savaşırım ortada haksızlık varsa. Öyle mesela.. Birgün birini savunurken öleceğim bak buraya yazdıydı dersiniz helvamı yerken
Sil1. Hiçbişey için acı çekmem.
YanıtlaSil2. Mükemmel halimi hiç düşünmedim. Yarın mükkemmel insan olursam, yarından sonra daha mükemmel bir insan olabilirim? Onun yerine Hergün yeni birşey öğrenmeye çalışıyorum.
3. Tabii ki kendimi başkalarıyla kıyasladığım oluyor ama artık kendimi kendimle kıyasladığım için çok da şey değil. Next :)
4. Bu bana kalsın. Her insanın iyi olduğu ve zahmetsiz yaptığı şeyler var.
5. Ölümden sonra hatırlanma derdim yok. Öldüğümüz de hayat bitti zaten, yani öldüğümüzün bilincinde olmayacağız. Ölümden sonra hayat varsa , orada neler yaşanacak ilginç olurdu.
7. Beni tutan yaprak sarma olurdu, gökyüzü olurdu. En son manzara çok güzel ya manyak mıyım ölmeye değer mi der kahve alırdım heralde.
Umarım yayınlarsın :)) sevgiler. Melis
Yorumumu yayınlamak zorunda değilsiniz. Hatta belki yayınlamasanız daha iyi bile olabilir. Sırrın, faş olmaması adına... Gerçi iki kişinin bildiği de sır değildir, derler, eskiler... Fakat gerçekten paylaşmadan edemedim. Belki şimdi faş edince sırrı, büyü de bozulacak, söyleyeceğim şey bir daha gerçekleşmeyecek lakin yine de söylemek istiyorum.. Siz buraya ya da diğer bloglarınızdan birine yazdığınızda, her ne halde olursam olayım, kalbime bir bildirim geliyor, sizin yeni bir yazı yayınladığııza dair.. Hayır mail olarak abone filan değilim. Devamlı buraları da kontrol etmiyorum. Sadece kalbime bildirim gelince.. Evet bakıyorum, yeni yazı gerçekten.. Ve yorum neredeyse hiç girilmemiş, yani taptaze... Dumanı üstünde bir neşir... Her seferinde biraz ürperiyorum, biraz şaşırıyorum. Değişik bir his. Sanki arada bir bağ var, görünmeyen, bilinmeyen.. Buralara pek yorum yazan biri de değilim.. Bildiğiniz, tanıdığınız hiç değil. Belki yolda görseniz garipseyeceğiniz biri ama işte vaziyet böyle. Psişik konular... Biliyorum böyle şeylere çok inanmıyorsunuz, ama yine de yazmak istedim. Tuhaf bir mesele... (Konu ile ilgili de söyleyeceklerim varsa da, yazmak istemedim... Belki de tek cevabı var: Yazmak... Onu da yapıyorum zaten, kendimce.. Bence bir ömrü anlamlı kılan şeylerden.. dahası da varsa da... o "sır" olarak kalsın.. faş u ifşa etmeyelim.. ne de olsa iki kişinin bildiği sır değilmiş..) Sevgiyle...
YanıtlaSilBazı yazıların tarayıcımda haftalarca açık kalabiliyor,dönüp dönüp okumak istediğim için daha iyi algılamak veya sindirmek için..bu da öyle.
YanıtlaSilVar cevaplarım ama sanki düşündükçe bişeyler ya da değerli ya da daha hafif kalıyor..
Seviliyorsun tatlı kadın.