23 Aralık 2020 Çarşamba

Çalışmak

Hayatımı en dolu hissettiğim, en "yaşadığımı hissettiğim" anlara baktığımda, aslında en üretken ve sosyal olduğum dönemleri görüyorum. Bu nedenle Corona sürecinde kaba anlamda ortayaş krizine girip hayatımın amacını, ne için yaşadığımı sorgulamam çok normal: çünkü şu an yaşamıyorum! Yaşadığımı hissedemiyorum. Hayatım kesintiye uğramış, durdur tuşuna basılmış gibi.... Bu nedenle mutsuzum.

Çalışmak bir amaç mı araç mı emin değilim ama üretkenlik, yaratıcılık, insanlarla sürekli iletişim ve her gün yeni bir şeyler öğrenme şansı verdiği için ben mesleğime aşığım. Corona ve çocuklardan kaynaklanan dönemler dışında, işe hep severek gidip geldim. 

Çünkü insanlara dokunabiliyorum, onların hikâyeleriyle içiçeyim. Onlara zorlandıkları bir noktada fikir ya da çıkış yolu gösterebiliyorum. Bu benim için çok büyük tatmin oluyor, gün boyu dert sıkıntı dinlemiş olsam bile, eve mutlu dönüyorum. İnsanlarla çalışmak zor ama çok mükâfatlandırıyor da.. Ve geriye dönüp bakınca, hani ikidebir diyorum ya "hiç bir şey yapamadım, geriye benden hiç bir şey kalmayacak" hah işte tam o noktada kendime şunu diyorum: "insanlar üzerinde bıraktığın his, onlara uzattığın elin anısı kalacak ve bu büyük bir başarıdır". Vay be.... Belki de benim hayat amacım bu; insanlara dokunmak, onlara merhem vermek..

Foto: Bu üstteki bina, benim ara sıra önünden geçerken "Günün birinde o yuvarlak ofis benim olacak. Benim olacaksıııın!" diye haykırdığım işyeri hayalim :D Amin bin diyelim mi....