Gelelim ennnn zor konuya, aslında iki senedir üzerinde çalıştığım asıl soruna: Sevmemeyi öğrenmek. Sevmekten vaz geçmek. Akıntıya karşı kulaç atma sanatı..
Sevmenin doğal, fabrika ayarlarımızla ve kurulum seçeneği olmaksızın mayamıza katılmış bir duygu olduğuna inandığım için, sevmemek de benim için mümkün değil. Öyleydi yani. Fakat bazen insanın kendini koruması için, sevmemeyi de öğrenmesi gerekiyor. Sevmekten vaz geçmeyi öğrenmek ise, ikinci bölümde ele alacağım, daha incelikli bir konu.
Benim gibi ufak ayrıntıları büyük kavramlara yeğleyen bazı insanlar için sevmek çok kolaydır. Bir ağaç görür seversin, bir melodiyi seversin, kokuyu seversin. Beş duyunla yaşarsın, anlık ve basit keyiflerin vardır. Günlük yaşamında plansız, efil efilsindir. Sevmek bir yaşam biçimidir. Gençsindir. En büyük sıkıntın toplum normlarıdır çünkü sen sürekli aşık olmak istiyorsundur ama toplum tek eşlidir, sen 4-5 çocuk yapmak istersin ama toplum bir kız bir oğlan, yeter der. Sen çırılçıplak soyunup yüzmeyi seversin, tek başına şarkılar söyleyerek ormanlarda gezmek istersin, toplum sana tecavüz eder :)) Canını kurtarsan adın deliye çıkar. Yani güzelim, sen eğer "summer of love"da yaşayan bir kelebek değilsen, ı-ıh, yaşatmazlar.. Ama dur, karalar bağlama hemen. Toplum içinde, toplumla birlikte, göze batmadan, normallik sınırlarını yırtmadan da "kendin gibi" olabileceğin alanlar yaratabilirsin. Bunun ilk şartı: sevmemeyi öğrenmek.
Neleri sevmemeyi öğrenmen gerekiyor:
1. Seni sürekli eleştiren, senden sürekli beklentileri olan insanları (gerekiyorsa anan-baban da dahil) (çünkü onlar hırslılar, mükemmelliyetçiler).
2. Seni sürekli pohpohlayan, her yaptığını alkışlayan, hiçbir davranışını eleştirmeyenleri (çünkü onlar yalancılar ve büyük olasılıkla dedikoducular)
3. Sana sürekli kendi sahip olduklarından bahsedenleri (ki bu çocuğu da olabilir, arabası da, bilgileri de) (çünkü onlar kendini beğenmişler, kibirliler)
4. Sinirli ve öfkelileri (çünkü öfke pire gibi, birinden diğerine atlamayı pek sever)
5. Korkakları (çünkü cesaret olmadan hiçbir yere varılmaz)
6. Sana Polyanna diyenleri :) ya da mutsuzları (çünkü bunları sevmek, karadeliği sevmek gibidir, sonunda seni de içine çekip yutar).
Ve elbette, 7. Bile bile kötülük yapanları (çünkü onlar hasta, onları sen iyileştiremezsin, boyunu aşan sularda boğulmak yerine, onları kendinden yüce bir kavrama (adalet sistemi, olmuyorsa yaradana) havale edersin).
Bu kadar. Bunları sevmemeyi öğrenmek için sadece kendini onlardan uzak tutman yeterli. Görüşme, görme, uzak dur; yapılacak tek şey bu.
Geri kalan her şeyi sevmeye devam ;)