Şimdi sana çok komik bir hikâye anlatacağım bak.
Ben yıllar boyu, bir iki kaideyi bozmayan istisna dışında hep yeşil gözlü, saman nezleli ve solak erkeklerden hoşlandım :)) Aynen bir seri katil misali, kendime böyle bir "hoşlanma prototipi" oluşturduğum için, bunun biyolojik temelleri olduğunu düşünebiliriz. Fakat bu kadarla kalmıyor, bu erkek aynı zamanda boğazlı kazak giymeli ve sol eli hakikaten kalem tutmalı (yazan adam) idi! Bunun neresi biyolojik? Demek ki ortada psikolojik, çevresel bir şeyler dönüyor!
Üzerinden 20 sene geçmiş, yüzünü bile hatırlamıyorum (sosyal medyada buldum elbette büyüyünce bir umut, gay olmuş, şansıma küseyim). Gel zaman git zaman evlendim - elbette, boğazlı kazak dışında tüm seçenekleri tutturan bir erkekle. İlk iş kocama 2 adet boğazlı kazak aldım.. O da doğarken boynuna kordon dolandığı için boğazlı kazak giyemeyenlerden çıktı şansıma.... Fakat atkı, paşmila seviyor ve neredeyse dört mevsim kullanıyor ;) Job-Done!
Ez cümle; önceki yaşam deneyimlerimiz neyi "seveceğimiz" konusunda bizi yönlendiren temeller. Ama o temelin üstüne çıktığımız katlar, yanlış yapılaşmalar, ufak depremlerde çökmeler de var.......
Keyif alıyor musun okumaktan, benim yazdığım kadar? O zaman geliyor 6. yazı, bir "ders alma" biçimi olarak; sevmek.
Azzzz sonra :)